Öncelikli olarak girişimciliğin tanımını ve kurumsal girişimciliğin tanımını yaparak başlayalım.
Girişimcilik Nedir?
En kısa tabiriyle girişimciliğin anlamı budur. En genel ifadeyle kar amacı ile riski üstüne alan ve iş kuran kişinin yaptığı atılımdır.
Peki Kurumsal Girişimcilik Nedir?
Bireylerin işletme düzeyinde performans ve büyüme amacıyla, çevredeki fırsatları değerlendirerek risk alma, inovasyon, agresif rekabetçiliğe yönelik davranışların tümüdür.
Şimdi ise kurumsal girişimciliğin yol haritasını çıkarmaya çalışacağım.
İşletmeler birer organizmadır ve haliyle organizmalar geliştikçe daha geniş alana yayılır. Genişledikçe daha çok kaynak tüketir ve belirli bir aşamadan sonra kaynaklara bağımlı hale gelir. Biz insanların bir özeti olan bu doğa kanunu, işletmeler içinde geçerlidir. Büyüyen işletmeler daha fazla kaynağa ihtiyaç duyar ve onları rakiplerinden korumak zorundadır. Kurumsal girişimcilik burada devreye girer. Kurumsal girişimcilik, mevcut yapılarda yeni teknolojiler uygulanması, yeni ürünler geliştirilmesi, pazarın genişletilmesi, üretim faktörlerini bir araya getirerek ekonomik fırsatları yeni değerlere dönüştürülmesini ifade eder. Yani organizasyonu başlangıç kültürüne dönüştürmeyi veya küçük aksiyonlarla değişimi sürdürmeyi anlatır.
İnsan Kurumsalda Neden Çalışır?
Eskiden durum şöyleydi. En iyi okulları bitir ve Koç’a gir, Sabancı’ya gir, X’e gir. Çünkü yol, yemek, özel sigorta, çocuk olunca ileride rahat ortam, saat 6’da evde. Bu koşulların tamamı biraz değişse de hala geçerliliğini koruyor.
Peki arkadaşlar, hem yöneticilerin hem de çalışanlarının bu şekilde işe giriş amacının olduğu bir yerde, neyi distrupt edeceksiniz? Distrupt edemediğiniz bir servis ya da ürünün içinden startup çıkabilir mi?
Peki Ama Nasıl?
Bu iş insanlara ne kadar eğlenceli gelse de diğer insanlar açısından girişimcilik, iş dünyasından bir kaçış yolu olarak görülüyor. Evet bu bir kaçış yolu olabilir ancak kurumsal girişimciliğe fırsat tanıyan firmalarda bu eğlenceli ve sizi geliştiren girişimcilik duygusunu daha risksiz bir ortamda yaşayabilirsiniz. Sorulması gereken konu ise firmanız kurumsal girişimcilik konusunda çalışanlarına destek oluyor mu?
Bu son derece uzun ve tartışmalı bir konu fakat çözümü var. Her nasıl startuplar özgür düşünce ortamı ve belirli motivasyonlarla gelişiyorsa, şirketinizde bu ortamın sağlanması gerekiyor. Bu konuda ısrarcı olmalı ve üst yönetime faydasını anlatarak ikna etmeniz lazım. Bence birey tabiri caizse aç kalmadan startup motivasyonunu sağlayamıyor. Bunun kurumsal girişimcilikte örneği de; hem kurumsalda iyi maaşını alsın, hem de hafta sonları ve fazla mesai ile bu işe baksınla olmuyor. Burada yapılması gereken 2 konu var:
1. Sürekli dergilere röportajlar verirken ya da konferanslarda üzerine konuşması en güzel konu inovasyon, girişimcilik, startup vs. iken neden büyük kurumsallarımızda startup geçmişi olan yönetim kurulu üyesi yok? Bu size ne kazandırır ne kaybettirir iyi düşünmek lazım. Yol haritanız gerçekten gelişen dünyada rekabetçi olabilmek için bunu yapmak gerektiğinin farkındaysanız, bunu yapmalısınız. Dünyadan örnekleri çok var.
2. Çalışanlar ikisi arasında tercih yapmalı ve bunun desteği sağlanmalı. Yani hem işini yapsın hem de hobi olarak girişimcilik oynasın yok. Şirket bir fon kurarak, buradaki çalışanlarını belirli bir süre destekler, belirli KPI’ları(ulaşılması arzulanan hedef) görürse hisse alır hisse verir ve gerektiğinde dışarıda kuluçka merkezlerinden, belki içeridekilerden faydalanılarak bu startup dışarı çıkartılır. İçeride hem şiş yanmasın hem kebap yok, biri yanacak. Birileri yanacak ki, bu iş olsun. Yoksa geleneksel kurumsal şirket yönetme metodlarıyla bırakın içeriden startup çıkartmayı, anlayamazsınız bile. İşte bu yüzden de 1. madde şart.
Son olarak dünyadaki örneklere geçerek konuyu kapatalım.
Uber, Google bunları anlatmaya gerek yok diye düşünüyorum.
Salesforce
Kurumsal girişimciliği fırsatları belirleme veya yaratma olarak özetleyebiliriz. Salesforce ilk çıktığında mevcut sistemlerin karşısında hiç şansları yoktu. Fakat teknolojinin nereye gideceğini, mevcut sistemlerin yetersiz olduğunu ve insanların, işletmelerin bu yetersiz sistemlere bakım, lisans, yenileme gibi giderlerle gereğinden fazla para verdiklerini biliyorlardı. Bunun yerine İnternet üzerinden çalışan bir abonelik sistemi kurdular ve sektörünün öncüsü oldular. Bu fırsatı görmüşlerdi. Gerçekten öncü olmaları ve gerçekten para kazanmaları uzun zaman almıştı. Ama şu an dünyanın en değerli şirketinden biri Salesforce.
SpaceX
SpaceX çok kısa süre önce BFR konseptini ve yeni kıtalar arası seyahat sistemini tanıttı. Günümüzün en popüler iki şirketinden biri olan SpaceX (diğeri tabii ki Tesla) BFR’dan çok önce, yıllara yayılan bir plan izledi. Önce ticari uzay taşımacılığının öncülerinden oldu ve özel sektöre güvenilebileceğini gösterdi. Ardından dikey iniş yapabilen itici roket sistemlerini geliştirdi ve maliyetleri düşürdü. Bu adım aynı zamanda uzay çöplerine karşı bir önlemdi ve ekolojik bir sistem olarak benimsenmesini sağladı. En sonunda 20 sene içinde Mars kolonilerini kurulacağını ve bir gün herkesin uzaya gidebileceğini açıkladı. BFR açıklanmadan önce hepimiz Mars’ta Elon Musk ile kahve içtiğimizi hayal ediyorduk. İşte bu kurumsal girişimciliğin en iyi örneğidir.
Aynı şeye Tesla’nın pil üretimini, Alphabet’in robotik sistemlerini, Facebook’un sanal yaşam çalışmalarını örnek gösterebiliriz.
Türkiye’den ise Vestel(insansız uçak) ve Arçelik(TR’de yapılan uluslararası patentlerin %45’i) bunlara örnektir.
Bazılarımız bu fikre katılmayabilir. Fakat innovasyon ekosisteminde stratejileri gerçekleştirecek girişimlere de büyük pay düştüğünü unutmamak gerekiyor.
TAVSİYE KİTAP: David M. Kelley- Creative Confidence
Harika olmusss
Ellerine sağlık, çok başarılı !
Kardeşim çok güzel bir yazı olmuş katılmamak mümkün değil bir konuyu eklemek isterim ki girişimcilik yapılırken teknolojilere açık üst yaş gruplarını da sisteme dahil edip onların tecrübesinden de yararlanarak Geçmişten geleceğe bir köprü oluşturmak verimliliği arttıracaktır
Başarılarının devamını dilerim.