Ekonomi sistemini anlamaya krediyle tanışarak başlamalı. Kredi kelimesinin kökeninde Credo (la.) vardır. İman etmek demektir. Hristiyanlar ‘’Credo unum deum’’ derlerdi. Yani tek Tanrı’ya inanıyorum!(1) Peki iman ile kredi nasıl olur da bir noktada buluşabilirler?
Tarım devriminden sonra insanlar üretim fazlası ürünlerinin korunumu veya güvenliği için bunları tapınaklara bıraktılar. Bu süreç içerisinde üretim yapamamış insanlar rahiplerden bunları ödünç istediler. Rahipler ise bunun bir bedelinin olması gerektiğini düşünerek ödünç verdiklerinden daha fazlasını vermeyi kabul eden ve bunu becerebileceğine iman ettikleri (credo) kişilere tahılı borç olarak verdi ve faiz fikrinin tohumu atılmış oldu. Yani ilk borç veren tapınak ve ilk faiz alan da din adamlarıydı! (2)
Günümüzde de finansal sistem bu inanç biçimiyle çalışır. Eğer banka borç verecekse borç talep edenin bu borcu ödeyebilecek durumda olmasına dikkat eder. Hatta borç talep eden kişi-kurum-devletin ödeyebilme gücüne göre faiz oranları da değişiklik gösterir. Son yıllarda Türkiye’de yaşanan finansal belirsizlik sürecinde CDS primlerinin artmış olması buna net bir örnektir. Bu inanç sistemi yalnızca finansal sistemle de sınırlı kalmaz. Ekonomik sistemin bütünü inançla çalışır; üretim yapan bir firma işlerin iyiye gideceğinden emin olamıyorsa, belirsizlik durumu hakimse, yatırım yapmayı keser; banka kredi vermeyi durdurur dolayısıyla ekonominin üretkenliği azalır ve zenginlik yaratılamaz.
Tablo 1:
Tablo 1’den belirsizlik arttıkça yatırımların azaldığını görebiliriz. Yatırımların olmadığı durumda üretkenlik ve istihdam azalır. Ekonomi yavaşlar. Yani inanç kaybolunca zenginlik yaratılamaz duruma gelir.
Tablo 2’den banka seviyesinde belirsizliğin artmasıyla ekonomik saçılma görülebilir. Banka volatilesi, firmanın geri dönüşümü düşerken, ekonomi politikası belirsizliği de artmaktadır. Yine inanç kaybolduğundan ekonomik düzen bozulur ve zenginlik yaratılamaz.
Peki buğdayın korunması amacıyla emaneten tapınağa bırakılmasından beri ekonomide inanç sistemi varlığını korurken inancın konusu olan buğday yerini paraya mı bıraktı? Bildiğiniz üzere bir buğday tanesi hep bir buğday tanesidir. (İlk bakışta böyle görünüyor fakat gerçekten de böyle midir bir sonraki yazıda ele alacağız.) Fakat bir kağıt para (bank-note) her zaman aynı değeri taşımaz. Değer anlamında buğday paranın atası olmasa da bu inanç sistemi parada da çalışır. İtibari para dediğimiz bank-note sistemi bir inanış üzerine kurulmuştur. Eğer o parayı çıkaran devletin vatandaşları işlerin kötüye gideceğini düşünüyorsa yabancı paraya geçiş yaparlar.
Tablo 3.1:
Tablo 3.2:
Tabla 3.1’de Dolar tevdiat/Toplam mevduatın Tablo 3.2’deki belirsizlik endeksinin atmasıyla beraber nasıl arttığını görebilirsiniz. Yani tapınağa güvenmeyen insan buğdayını alıp gider!
Ekonomide gelecek zamanla alakalı inancın bozulması ekonomik sistemi bozar. Dolayısıyla ekonomik sistemin sorunsuz çalışabilmesi için önemli girdilerden biri güvendir!
Kaynakça:
(1) Bertan Rona.
(2)Mahfi Eğilmez: Tarihsel Süreç İçerisinde Dünya Ekonomisi /Remzi Kitabevi/Kasım 2018.
Bayıldım bu yazıya Sinanhan Bey, bu gibi daha önce duyamadığımız malumatları sizden edinmeyi çok isterim. Başarılarınızın devamını dilerim.