Markete basit bir ürün almak için girip iki poşet ürünle çıktığımız zamanlar oluyor. Bunun sebebi gerçekten o ürünlere ihtiyacınız olduğu için mi yoksa süpermarketlerin pazarlama departmanları sizi oyuna mı getirdi?
Süpermarketten çıkınca ihtiyacımızın olmadığı ürünleri satın almamızın bir nedeni var.. İşte bu nedenlerden bazıları;
1- Fiyatlardaki Görünmez Rakamlar
Bunu neredeyse hepimiz biliyoruz. Süpermarketler ürünleri daha ucuzmuş gibi göstermek için fiyatları yazarken tam sayı kullanmaktan çekinir ve bunun yerine 99, 90, 49, 45 gibi ondalık değerler kullanırlar. Bu sayede beynimiz ürünü daha ucuz görüyor ve bu da bize güven veriyor.
Bunun yanında beynimizin çok sevdiği rakamlar da vardır. Her ne kadar etiketlerde 9 rakamı yoğunlukta da olsa 7, 5, 4, 3 rakamları bizlerde olumlu etkiler yaratıyor. Bunun yanı sıra 8, 6, 2, 1 rakamları ise bizlerde olumsuz etkiler yaratıyor.
Örneğin bir süpermarket belirli bir ürünün satışını arttırmak için; ürünün sunulacağı rafın yakınlarındaki fiyat etiketlerine 8, 6, 2, 1 gibi beynimizin sevmediği rakamları yerleştiriyor. Beynimiz de bu rakamları sevmediği için daha pahalı da olsa bizi diğer ürüne yönlendiriyor.
2- Marketlerdeki Ücretsiz Ürün Tadımı
Günümüzde eskisi kadar göremesem de geçmişte bir hayli fazla ürün tadımı yapılırdı. Sucuk, peynir, zeytin gibi ürünlerin tadımı yaptırılır ve sizlerin beğenisine sunulurdu.
Aslında burada amaç ürünü size beğendirtme değil, sizde bir mecburiyet hissi uyandırmaktı. Nasıl bir arkadaşınız size hediye aldığında siz de ona hediye alma mecburiyetinde hissediyorsanız böyle bir durumda da mecbur hissedip o ürünü alabilirsiniz.
Ürün tadımında satıcıyla kurduğunuz duygusal bağ, daha sonra benzeri bir ürünü satın alacağınızda otomatik olarak sizi o ürüne yönlendirecektir.
3- Meyve-Sebze Reyonundaki Aynalar
Aynalar süpermarketlerde alışveriş yaparken adımlarımızı yavaşlatmamızı sağlarlar. Çoğu zaman yansımamızı gördüğümüzde istemsiz olarak dikkatimiz dağılır ve kendimize bakmaya başlarız.
Bu yüzeyler kendimizi takdir etmemizi sağlarlar ve kendimize hayran olma imkanı sunarlar 🙂 . Bu sırada da aynanın yakınındaki ürünler de dikkatimizi çeker ve büyük ihtimalle o ürünleri satın alırız.
4- Ürünlerdeki Kelime Oyunu
Süpermarkette bir ürünü beğeniyoruz ve üzerinde “%30 daha fazla!” yazısını görüyoruz. İşte dikkat etmemiz gereken nokta bu. Bazen %30 fazla olan şey ürünün miktarı olmuyor. Ürünün diğer kısımlarında %30 daha fazla lezzet, %30 daha fazla memnuniyet gibi ifadeler bulunabiliyor.
Firmaların bunu yapma sebebi ürünün miktarını arttırmadan ürünün fiyatını arttırmak istemeleridir. Firmalar biraz paketi büyütürler, kimse ürün içeriğindeki küçük yazıları okumaz ve bu sayede ürünü satın almış oluruz.
5- Doğru Kelime Kullanımı
Özellikle kişisel bakım ürünlerinde bu gibi numaralara rastlanabilir. Mesela ürünün üzerinde sadece “nemlendirici” yazacağına “yaşlanmayı geciktirir” yazması ürünün daha çok tercih edilebilmesini sağlar.
Bize mutluluğu veren ve asıl ihtiyacımız olan özelliği değil de; sıkıntılarımızı, hayıflanmalarımızı çözebilecek özelliği üzerinde barındıran ürünleri tercih ederiz.
6- Tetikleyici Sözcükler
Süpermarketlerde çokca karşılaştığımız “ŞOK FİYAT”, “KAPATIYORUZ”, “HER ŞEY 5 LİRA”, “SADECE 1 LİRA” gibi ifadeler beynimize panik hissiyatı verecek ve bize o ürünü hemen almamız gerektiğini düşündürtecektir.
7- Çok Olan Şey Her Zaman Ucuz Değildir
Eğer bir ürün bedavaysa, ÜRÜN sizsinizdir. Alışveriş yaptığımız yerlerde ürünün teklisi satılırken; ikili, dörtlü gibi
güya avantajlı çoklu paketler de satılır ve çoğu zaman bize çoklu olan paketin daha ucuz olduğu düşündürtülür. Fakat çoklu ürünleri almadan önce de fiyatlara tekrar göz atıp kıyaslamakta fayda var…
Örneğin bu görselde 2’li kanadın fiyatı ₺4.5 ama 4’lü kanadın fiyatı ₺9.5… Burada çoğu zaman 4’lü olan kanat fiyat olarak daha uygun olmalı çünkü daha çok alıyoruz diye düşünürüz ve direkt 4’lü kanadı alırız, fakat sadece firmaların “çok al daha uygun gelsin stratejisi” işe yaramıştır.
8- Her Zaman Slogana İhtiyaç Yoktur
Bazen doğru tanımlama slogandan daha etkilidir. Bunu genelde kraker, cips, kola gibi ürünlerde görebiliriz. “Çıtır çıtır cips”, “Buz gibi kola” gibi terimler bize düşük kalorili hissi uyandırır. Bu yüzden ne kadar yediğimizin, içtiğimizin farkına varamayız. Sonra bitince yenisi gelir..
9- Muz Deyip Geçmeyin
Muzun taze olduğu hissini uyandıran rengi pazarlamacılar çok iyi bilir. Tüm dünyada “Düğün Çiçeği Rengi” olarak bilinen bir renk kullanılır. Bu renkteki muzlar taze görüntüsü uyandırır.
10- Ağız Sulandıran Görsel Kullanımı
Bunu internette artık hepimiz gördük. Pazarlama uğruna uzayan peynirin aslında tutkal gibi bir yapı olduğunu hepimiz biliyoruz. Ama bazı ürünler vardır ki insandaki tükürük salgısını arttırır. Bu yüzden satılan üründe o bileşenler bulunmamasına rağmen, bu bileşenleri reklamda kullanılıp o ürünün satışının arttırılması hedeflenir.
11- Meyvelerin Islak Oluşumu
Manavdaki ürünler daha taze gözüksün diye Danimarkalılar tezgahlarına su püskürtücü monte etmişler. Böylece sebze meyvelerin üzerindeki su damlacıkları ürünün taze olduğu imajını yaratır. Bugün neredeyse her markette kullanılan bir yöntemdir.
12- Ürüne Değil Görünüşüne Para Ödüyoruz
Marketlerde artık bir ürünün birden çok çeşidi bulunmakta. Firmalar da bu rekabetle baş edebilmek için ambalaj tasarımıyla öne çıkmayı hedeflemektedir. Mesela firmalar klasik su şişesinden ziyade çocukların da ilgisini çekeceği bir şişe tasarlamayı tercih ederler.
Bu rekabet için doğal bir yöntem ama bu tür değişimler fiyatlarda değişiklik meydana getirmektedir. Bu yüzden de bu tarz tasarımlara sahip olan firmalar o ürünleri daha fazla fiyata satacaklardır.
13- Doğru Ürün Eşleştirmeleri
Marketlere tek bir ürün için gelmiş olsanız da birden fazla ürünle çıkış yapmanız amaçlanır. Mesela makarna almaya geldiyseniz ketçaplar yakınınızdadır. Veyahut diş macunu almak isterseniz hemen hanında diş fırçalarını görürsünüz. Bir de kırmızı etikette yazılmış bir indirimi varsa kesin alırsınız 🙂
14- İzleniyoruz?
Süpermarketlerde bulunan kameralar her ne kadar güvenlik için konulsalar da tek amaçları o değildir. Onların asıl amacı veri toplamaktır. İnsanlar hangi reyonlarda daha çok zaman geçiriyor, hangi reyona daha sık uğruyorlar bunların hesabını tutuyorlar. Bu hesaplar için ısı haritaları da kullanılıyor.
Hatta bazı marketlerde vücut ısınızı gösteren, duygularınızı yakalayan belli cihazlar da kullanılıyor. O ürünü alırken nasıl bir duygu içerisinde olduğunuzu veyahut ürünün sizin duygularınızı nasıl etkilediğini görüyorlar.